Hayatın ne kadar beklenmedik sürprizlerle dolu olduğunu gösteren trajik bir olay, bir baba ve oğulun kaderinin nasıl kesiştiğini gözler önüne serdi. 7 yıl arayla aynı koşullarda hayatını kaybeden İsmail (48) ve oğlu Can (21), hem aileleri hem de çevreleri tarafından derin bir üzüntüyle anılıyor.
İsmail, 20 yıl boyunca bir fabrikanın işçisi olarak çalıştı. Ailesine olan bağlılığı ve sorumluluklarıyla ön planda olan İsmail, işine büyük bir titizlikle yaklaşan biriydi. Oğlu Can, babasının izinden gitmek istemiş fakat hayalleri ve hedefleri doğrultusunda kendi yolunu çizmeyi başarmıştı. Üniversiteye gitmeyi başaran Can, öğrencilik hayatının en güzel ve en zor dönemlerini geçirdi. Ancak, kaderin cilvesi olarak baba ve oğulun hikayesi, onların genç yaşta hayatlarından koparılmalarıyla son buldu.
Aynı bölgede farklı zaman dilimlerinde meydana gelen kazalar, baba ve oğulun benzer kaderlerini belirledi. İsmail, 7 yıl önce bir iş kazasında hayatını kaybetti. Fabrikada geçirdiği kazada başına ağır bir darbe alan İsmail, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ailece yaşanan bu travmanın üzerindeki tecelli, o ailenin en büyük korkularından biri haline gelmişti.
Oğul Can ise babasına duyduğu özlemle ve kaybın yarattığı boşlukla birlikte, hayatta kalma mücadelesi verdi. Sadece babasını kaybetmiş olmakla kalmadı, aynı zamanda büyük bir sorumluluğun da üstesinden gelmek zorundaydı. Ancak, 7 yıl sonra hayat bu kez çok daha acı bir tecrübe sundu. Can, kendi hayallerinin peşinde koşarken, dönemin en popüler yollarından birinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Babasının yaşadığı o feci kazanın ardında bıraktığı acılar, Can'ın kaybıyla bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu.
Bütün aile ve dostları için bu kayıplar, tarifsiz bir yıkım yarattı. İsmail ve Can, sadece birer baba ve oğul değil, aynı zamanda birbirlerinin en büyük destek cümleleri ve hayata bağlılıklarıydı. Aile fertleri, bu iki trajik olay üzerine düşündüklerinde, "Hayat ne garip bir oyun oynuyor" demekten kendilerini alıkoyamadı. Geride kalanlar için, bu kayıpların yarattığı acı, zamanla geçmeyecek gibi görünüyordu.
Bu trajik olay, birçok insanı derinden etkiledi. Bir yandan kayıplarını yaşayan aile, diğer yandan toplumda benzer kazaların önlenmesi için mücadele veren gruplar, bu olayın daha fazla kişiye örnek oluşturmasını sağlamayı hedefliyor. Yerel halk, kazaların nedenini tartışmaktan kaçınmayarak bunun daha geniş bir çerçevede ele alınması gerektiği konusunda hemfikir durumda. Farkındalık kampanyaları ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması için yürütülen çalışmalar, bu trajik olayın yaşanmasına neden olan sebeplerle mücadele hedefliyor.
Bu tip kazaların önlenmesi, toplumun genelini etkileyen bir sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor. İsmail ve Can’ın hikayesinin sona ermiş olması, yaşanan acının son bulduğu anlamına gelmiyor. Çok sayıda kişinin benzer acıları yaşadığı bir gerçeklik, bu kayıpların bir daha yaşanmaması için toplumda ortak bir hareketle ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Ailelerin bu konularda daha duyarlı olması, benzer durumlarla karşılaşmamak için mücadele edilmesi konusu, her bireyin sorumluluğunda. Bu trajedi, sadece baba ve oğulun hikayesi değil; aynı zamanda bu toplumun hep birlikte sahip çıkması gereken bir çağrıdır. Gelecekte, bu tür olayların yaşanmaması adına herkesin üzerine düşeni yapması, İsmail ve Can’ın anısına yapılacak en güzel saygı olacaktır.