Geçtiğimiz günlerde Türkiye'yi sarsan Bahar Aksu cinayeti davasında önemli bir gelişme yaşandı. Cinayetin katili olarak tutuklanan Rüstem Elibol için talep edilen ceza, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Elibol’un, Bahar Aksu'yu nasıl ve neden öldürdüğü, yaşanan olayın detayları ise hala tartışma konusu olmaya devam ediyor. Adaletin biran önce tecelli etmesi için birçok kişi davanın sonuçlanmasını bekliyor.
16 Eylül 2023 tarihinde meydana gelen olay, akşam saatlerinde Bahar Aksu’nun evinde gerçekleşti. Şiddetli bir tartışma sonrasında Aksu, Rüstem Elibol tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. İddialara göre, çift arasında daha önce şiddetli geçimsizlikler yaşanmış, bu durum Aksu’nun mahkeme tarafından korunma kararı almasına kadar varmıştı. Olayın yaşandığı gün ise Elibol, Bahar'ın evinin önüne gelerek konuşmak istedi. Ancak gerçekleşen tartışma sona ermeden, Elibol'un sinirlerine hakim olamaması korkunç bir sona yol açtı.
Olayın ardından Elibol, polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. İlk ifadesinde, cinayeti “ani bir öfke patlaması” ile işlediğini savundu. Dava sürecinde dosya kapsamında yapılan incelemelerde ise Elibol’un geçmişinde kadına yönelik şiddet suçlarıyla ilgili kayıtlar olduğu ortaya çıktı. Bu durum, bıçağın bilinçli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığına dair soru işaretleri doğurdu. Rüstem Elibol’un savunma avukatı, müvekkilinin pişman olduğunu ve böyle bir olayın yaşanmasını istemediğini belirtti. Ancak Aksu ailesinin avukatı ise bu savunmayı kabul etmediklerini, cinayet suçunun ağır bir şekilde cezalandırılması gerektiğini ifade etti.
Adalet Bakanlığı'nın raporlarına göre, Rüstem Elibol hakkında talep edilen ceza, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesi gereğince “kasten adam öldürme” suçlaması ile yargılanmasına dayandırılmakta. Bu madde dahilinde, sanığın cezasının müebbet hapis cezası olabileceği vurgulanıyor. Mağdurun ailesi, davanın takipçisi olacaklarını belirtiyor ve faillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyor. Ayrıca, kadın cinayetlerine karşı ülkedeki mevcut yasaların yetersizliği de sıkça gündeme geliyor. Bu tür olayların ve ardında yaşananların bir daha yaşanmaması adına yasaların güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Mahkemeye sunulan deliller, davanın gidişatını etkileyen diğer bir unsur oldu. Olay yerine ait güvenlik kameralarının görüntüleri, Aksu'nun talihsiz olaydan hemen önce yaşanan tartışmanın boyutlarını açıkça ortaya koyuyor. Bu görüntüler, Elibol’un ruh halini ve cinayet esnasında meydana gelen olayları daha net bir şekilde gözler önüne seriyor. Aksu'nun cinayet öncesinde yaşadığı korku dolu anlar, bu tür davalarda mağdur konumunda olan kadınların yaşadığı sorunları da gündeme taşıyor.
Dava sürecinin seyri, sosyal medyada da büyük bir yankı buldu. Kadın hakları savunucuları, olayı protesto ederken, cinayeti işleyen kişinin ceza alması gerektiğini belirtmekte. Öte yandan, Aksu'nun yaşadığı durum, özellikle kadın cinayetleri ile ilgili farkındalık kampanyalarının yapılmasına da vesile oldu. Ülkede kadın ve çocuk hakları konusunda farkındalığı artırmak için birçok kişi, Rüstem Elibol’un yargılanma sürecini yakından takip ediyor.
Sosyal medya kampanyaları ve sokak eylemleri, Bahar Aksu'nun anısına dikkat çekiyor. "Bahar Aksu için adalet" sloganıyla düzenlenen etkinliklerde, cinayetlerin önlenmesi için daha sert yasaların gerekliliği vurgulanıyor. Bireylerin, toplumun bir parçası olarak bu tür olayların önlenmesine katkı sağlayabileceği mesajı, özellikle genç nesillere verilmeye çalışılıyor. Bahar Aksu’nun ailesi ve dostları, onun anısını yaşatmak adına mücadele vermeye devam ettiklerini dile getiriyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında Bahar Aksu cinayetinde sonuca ulaşmak ve adaletin tecelli etmesini sağlamak, hem mahkeme hem de toplumun önemli bir sorumluluğu haline geliyor. Rüstem Elibol için talep edilen ceza, birçok kişinin merakla beklediği bir konu olurken, mahkeme kararının, Türkiye'deki kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadeleleri açısından büyük bir sembol olabileceği düşünülüyor. Bahar Aksu için adaletin yerini bulmasını umarak, toplumsal sorunların çözümünde birlikte hareket edilmesi gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor.