Son dönemde ABD ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar, özellikle Donald Trump’ın politikalarının ardından, ekonomik resesyon riskini artırmış durumda. Veriler, enflasyon, istihdam ve piyasalardaki belirsizliklerin bir araya gelmesiyle birlikte, ekonominin kötüleşeceğine dair sinyaller veriyor. Özellikle 2023’ün son çeyreğinde yaşanacak olası bir resesyon, küresel piyasalarda da derin bir etki yaratabilir.
Donald Trump’ın başkanlığı döneminde uygulanan ekonomik politikalar, Amerikan ekonomisini hem olumlu hem de olumsuz yönde etkiledi. Vergi indirimleri ve düzenleme azalması, başlangıçta büyümeyi teşvik etse de, bu politikaların uzun vadede sürdürülebilir olmaktan uzak olduğu ortaya çıkıyor. COVID-19 pandemisi ile birlikte başlayan ekonomik sıkıntılar, Trump’ın mali politikalarının kapsamını daha da belirgin hale getirdi. Uygulanan genişletici para politikaları, borçların artmasına neden olurken, enflasyon da hızla yükseldi. Ekonomistler, 2023 yılında bu etkilerin dip noktaya ulaşabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Son verilere göre, Amerika Birleşik Devletleri’nin büyüme rakamları, özellikle enflasyonun yukarı yönlü hareketleri ve likidite sıkıntıları sebebiyle olumsuz bir seyir izliyor. 2023 itibarıyla açıklanan makroekonomik göstergeler, işsizlik oranlarının artabileceğini ve tüketici harcamalarında ciddi bir daralma yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Bu durum, yatırımcıların dikkatini çekmeye başladı ve piyasalarda belirsizlik havası hâkim olmaya başladı. ABD Merkez Bankası'nın (FED) sıkı para politikaları, borçlanma maliyetlerini artırarak, şirketlerin yatırım yapma istekliliğini olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, daha fazla şirket iflas riskiyle karşı karşıya kalırken, istihdamda da ciddi bir düşüş yaşanması bekleniyor.
Trump döneminin yarattığı etkiler, sadece Amerika ile sınırlı değil. Küresel ticaretteki aksaklıklar, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve uluslararası yatırımcıların belirsizlikten duyduğu endişe, tüm dünya ekonomisinde yankı buluyor. Yükselen enflasyon ve daralan ekonomiler, birçok ülkeyi resesyona sürükleyebilir. Bu bağlamda, Trump’ın ekonomik politikalarının yarattığı olumsuz etkiler, asıl olarak global pazarları nasıl şekillendirecek, önümüzdeki dönemlerde netleşecek.
Özetle, Trump'ın dönemi sonrası yaşanan bu ekonomik değişimler, resesyon riskinin artmasını beraberinde getiriyor. İş dünyası ve yatırımcılar, olası bir resesyon sürecine hazırlıklı olmalı ve stratejilerini bu doğrultuda gözden geçirmelidirler. Dünya genelindeki ekonomik etkileri de dikkate alarak, şu anda sağlam bir önlem almanın ve analiz yapmanın önemi her zamankinden daha fazla. 2023 yılı, tüm bu ekonomik dalgalanmaların bir yansıması olarak, hem Amerikan hem de global ekonomi için kritik bir dönüm noktası olabilir.