Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran'ın nükleer programına dair son raporunda, ülkenin zenginleştirilmiş uranyum stokunun yerini bilmediklerini açıkladı. Bu durum, İran'ın nükleer faaliyetleri üzerindeki uluslararası endişeleri artırdı. Dünya genelinde yürütülen nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarının daha da güçlendirilmesi gerekiyor gibi görünüyor. UAEA'nın yeni açıklamaları, İran ile Batılı ülkeler arasındaki gerilimi yeniden alevlendirebilir. Zenginleştirilmiş uranyumun yüksek miktarlarda bulunması, hem bölgesel hem de küresel güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Zenginleştirilmiş uranyum, nükleer enerjinin yanı sıra nükleer silah üretiminde de kullanılan kritik bir malzemedir. Doğal uranyum, genellikle %0.7 civarında U-235 izotopu içerirken, zenginleştirilmiş uranyumda bu oran %3 ila %90'a kadar yükselebilmektedir. Nükleer reaktörlerde enerji üretimi için genellikle %3-5 oranında zenginleştirme yeterliyken, nükleer silah yapımında bu oranın %90'a ulaşması gerekmektedir. Bu nedenle, İran gibi ülkelerin zenginleştirilmiş uranyum stoklarının ne kadar olduğu ve nerede bulunduğu, uluslararası toplum için kritik bir konu haline geliyor.
UAEA'nın yıllık raporunda, İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının izlenmesi ve kontrol edilmesi konusunda belirsizlikler olduğunu vurguladı. Özellikle, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoku, 2023 yılının başlarından bu yana dikkat çeken bir şekilde arttı. İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmaya sadık kalmadığını belirtti ve bu durum, UAEA'nın denetim mekanizmalarını zorlaştırdı. Ajans, İran'ın anlaşmaya tam olarak uyum sağlamadığını ve zenginleştirilmiş uranyumun nerede depolandığına dair şeffaflığın olmadığını belirtti.
Buna ek olarak, UAEA'nın raporunda, İran'ın nükleer tesislerinde yapılan incelemelerin gittikçe zorlaştığına, bazı tesislere erişim engelleri olduğuna da değinildi. Bu durum, İran'ın gizli nükleer faaliyetlerde bulunması yönündeki endişeleri bir kat daha artırıyor. İran’ın, uluslararası denetim mekanizmalarını atlatmak adına şeffaflığı azaltması, ülkeler arasında güvensizliğin artmasına neden oluyor.
UAEA'nın bu raporu, Siyasi ve diplomatik müzakereleri zorlaştırabilir. Zira, birçok ülke İran'ın nükleer silah geliştirme çabalarını durdurmak amacıyla daha katı yaptırımları devreye sokma fikrini ciddi olarak düşünmeye başladı. İran'ın bu durumu ele alması ve uluslararası toplumla yapıcı bir diyalog kurması, bölgesel istikrar açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, UAEA'nın zenginleştirilmiş uranyum stoğuna dair belirsizlikleri, İran'ın nükleer programı üzerindeki küresel kaygıları artırmakta. Uluslararası toplumun, bu durumu izlemeye devam etmesi ve İran'la diyalog kanallarını açık tutarak nükleer silahların yayılmasını önlemek adına bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Aksi takdirde, dünya genelinde barış ve güvenlik açısından riskler artış gösterebilir.