Otizm spektrum bozukluğu, bireylerin sosyal iletişim, davranış ve öğrenme süreçlerinde farklılık gösteren bir gelişimsel bozukluktur. Çoğu araştırma, otizmin erkeklerde kadınlara oranla çok daha yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. 2023 yılında, dünya genelinde yapılan çalışmalarda otizm tanısı alan erkeklerin oranı, kadınlara göre 4 ila 5 kat daha fazla olduğu görülmüştür. Bu durum, hem genetik hem de çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimini gündeme getiriyor. Peki, erkeklerde otizm oranlarının yüksek olmasının arkasında yatan nedenler nelerdir?
Son yıllarda yapılan genetik araştırmalar, otizmin doğuştan gelen bir durum olduğunu ve genetik bileşenlerin bu hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Araştırmalar, otizmli bireylerde belirli gen mutasyonlarının daha sık rastlandığını ortaya koymuştur. Özellikle erkeklerde bulunan XY kromozom yapısı, genetik açıdan bazı risk faktörlerini artırabilir. Kadınlarda ise iki X kromozomu bulunması, bazı genetik bozukluklara karşı daha koruyucu bir özellik taşımaktadır. Eğer bir genetik mutasyon, erkeklerde otizme neden oluyorsa, kadınlarda bu mutasyonun etkileri daha az belirgin olabilir. Bu nedenle, genetik yapıların çeşitliliği, otizm hakkında hâlâ araştırılması gereken bir alan olarak öne çıkmaktadır.
Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel etmenlerin de otizm gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Özellikle gebelik sırasında maruz kalınan zararlı kimyasallar, enfeksiyonlar ve beslenme alışkanlıkları, çocuğun nörolojik gelişimini etkileyebilir. Yapılan bazı araştırmalar, erkek fetüslerin bu tür zararlı etmenlere karşı daha duyarlı olabileceğini göstermektedir. Örneğin, gebeliğin ilk üç ayında anne adayının strese maruz kalması, erkek bebeklerde otizm riskini artırabilir. Ayrıca, bazı uzmanlar, otizmin gelişiminde vitamin D eksikliğinin de rol oynayabileceğini ileri sürmektedir. Ancak henüz bu konuda net bir kanıtlanmış bağlantı yoktur.
Sonuç olarak, otizmin erkeklerde daha yaygın görülmesi, hem genetik hem de çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Araştırmalar sürdürülmekte olup, bu durumun daha iyi anlaşılması için her iki faktörün de incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Otizmle ilgili farkındalığın artırılması, toplumsal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve bilimsel araştırmalara yatırım yapılması, hem erkek hem de kadın bireyler için daha iyi bir gelecek sunabilir.